Yeme Bozukluğu Kendine Zarar Vermenin Bir Başka Biçimidir
Kendine keserek zarar verme davranışı gibi, yeme b...
Kan bedenimizin en anlamlı en sembolik materyalidir.Yani bedenimizin özüdür.Kan kalbi çalıştıran yaşam gücümüzün esasıdır.Kanın akması,vücudumuzda dolaşması akışkanlığı bizi yaşatır.Eskiden bu yana kan dini törenlerde,acı ve kurtuluşta,bilgelik ve aydınlanmanın sembolü olmuş ve kullanılmıştır.Kurban kanından isanın çarmıha gerilmesinde bedensel cezalandırılmadan azizlerin şehitliğini dek kulanılmıştır. İsanın çarmıha gerilmesiyle vücudundaki yaralardan akan kanı sembolize eden şarap hristiyanlarda her tapınma ve ayinde içilir.Yani bir nevi isanın kutsal kanıdır.
İktidarın mekanizmaları,dışa vurumları ve törenleri için önemli bir öğedir kan.Yasanın,ölümün,karşı çıkmanın,simgeselin ve hükümdarlığın yanında olan bir şey varsa o da kandır.Hem kirli ve iğrenç hem de kutsal addettiği kanla genel olarak başa çıkamamz toplumsal düzen.Kendine zarar vreme davranışı,ilkel ve modern kültürlerdeki çeşitli türlerde gerçekleşen kurban ediminin toplumsal dinamik nedenleri ile arasında bağ var mıdır?İlkel ve modern toplumlarda her ne kadar kurban etmenin çeşitli anlamları da olsa temelde var olan genelde bir kefaret,bir sunum bir hediye ve bu kefaretin,borcun ödenmesinden sonra kendini iyi hissetme ve ödenme düşüncesi vardır.
Bizim toplumumuzda da ‘kan akıtmak iyidir’,’bir kan akıtmamız lazım’ kavramlarında sanki bir gerekliliğin, ürünü gibidir.Kurban sunumu topluluk içinde de kin ,gerilim,rekabet ve karşılıklı saldırı konusundaki her tür kararsız duyguyu tüm toplulukça kurbana aktarma işlemidir.Kurban edimi,her yere yayılmış anlaşmazlık tohumlarını kurbanda toplayıp gidererek topluluk mensuplarına kısmı doygunluk sağlar.Kurban edimi öncelikle anlaşmazlıkları, rekabetleri, kıskançlıkları, yakınlar arası kavgaları ortadan kaldırmak,topluluk uyumunu yeniden kurmak,toplumsal birliği güçlendirmek iddiasındadır.
Büyük Çin metinleri,kurban sunumunun işlevini açıkça ortaya koyar.Bu adım sayesinde halkalar seri,kanlı olmakata,karışıklık çıkmamaktadır.Kurban ulusun birliğini güçlendirir.(Çu Yu.II.2).
Ayinler kitabı,kurban edimlerinin ,müziğin,cezaların ve yasaların hep aynı amaca hizmet ettiği bu amacın da düzeni kurmak,olduğunu öne sürüyor. Euripides’in Medeia sında insan yerine insan kurban etme ilkesi en yalın biçimiyle ortadadır.Aşığı lason tarafından terk edilmiş olan Medeia nın öfkesinden korkan süt anne,öğretmene çocukları annesinden uzak tutmasını söylüyor: Biliyorum birini kurban etmeden dinmeyecek öfkesi.Hiç olmazsa düşmanlarından birini kurban etse! Öfkesinin aslı hedefi olan Medeia,onun yerine kendi çocuklarını koyar.Denecektir ki bu delice hareket ile bizim gözümüzde ‘dinsel nitelemesini hak eden şeyler arasında ortak bir yön olamaz.
Aias gibi Medeia da bizi şiddetin en ilksel hakikatine götürüyor.Doyurulmayan şiddet birikmeye devam eder ve öyle bir an gelir ki taşar,çevresine en yıkıcı zararları verir.Kurban edimi işte o taşma anında kendiliğinden olup bitecek olan değiştirme ve yerine başkasını koyma işlerliğini denetim altında tutup ‘doğru’ tarafa yönlendirmeye çalışmaktadır. Kurban ediminin işlevi, iç şiddeti yatıştırmak,çatışmaları önlemektir
İlkel toplumlarda şiddete karşı belirleyici bir çözüm,denge bozulduğunda kullanılacak şaşmaz bir iyileştirme yöntemi yoksa,tedavi önlemlerinin tersine,koruyucu önlemlerin birinci sırada rol oynayacağı düşünülebilir.Yani kurban sunumu şiddete karşı mücadelede bir korunma aracı olma özelliğini kazanıyor.Kurban kimilerine göre şiddet tohumlarının gelişmesini önlüyor.İnsanların intikamı etkisiz hale getirmesine yardımcı oluyor. Kurban geleneğinin bulunduğu toplumlarda her zor duruma kurbanla karşılık verilmekle birlikte belirli bunalımlar vardır ki onlar özellikle kurban gerektiriyor.Bunlar her zaman topluluğun birliğini tehlikeye atan,anlaşmazlıklara ve uyuşmazlıklara dönüşen bunalımlar.Bunalım ne kadar derinse kurbanında o kadar ‘değerli’ olması gerekiyor.Bununla ilişkili olarak 14 yaşındaki kendine zarar veren (self ınjurer) ergenin söyledikleriyle ilksel ve modern topluluklarda bunalımın derecesi arttıkça kurbanın değerliliğinin artması gerekliliği arasındaki benzerlik dikkat çekicidir. .Bu ergen kendi bedenine maket bıçağıyla keserek zarar veriyordu. Maket bıçakları için ‘onlar benim elim ayağım her şeyim’ demekteydi..Vücudunun bir takım bölgelerini değer sınıflandrımasına koyuyordu.Kollarının önemi çok fazla değildi ve en çok ve sık zarar vrediği yerlerde o bölgelerdi .İkinci önemli olan yer bacakları idi.Kollarından sonra,zarar verdiği ikinci bölge idi.Bilekleri önemli idi çünkü o bölge daha tehlikeli idi.Ve nihayet boynuna gelince orası en değerli önemli beden bölgesi idi.Çünkü içindeki,sıkıntı,acı ,bunalım,şiddet,öfke vs gibi duygular eğer çok yükselir ve kollarını ve bacaklarını keserek geçmezse bu sefer son çare boynu idi,yani o en son ve en değerli olan yerdi.Ve büyük maket bıçağını da boynu için saklıyordu.Çünkü şu anda büyük maket bıçağını kullanamazdı ,çünkü o çok can yakıyordu oysa ki şu anda sadece kollarını ve bacaklarını küçük daha az can acıtanla kesiyordu ve onlar yeterli idi.
Sanki sıkıntı arttıkça onunla orantılı olarak kan akıtmak gerekiyordu.Sıkıntı arttıkça akan kanın fazlalaşması gerekiyor ve onu ancak engelleyecek olanın bu olduğu düşünülüyordu.Burada bu ergenin söylediklerini bu ilkle kabilerdeki kurban edimi ve kurbanın değeri ile ilişkilendirebiliriz.Burada ki ergen aslında bunlaım,içindeki açmaz ve çıkmaz ne kadar büyük olursa şiddeti oaranında bedeninin değerli’zarar veridiğinde ölümcüllüğü yüksek’ beden bölgesini adeta sınıflandırmıştır.Yani ilkle toplumlardaki toplumsal bunlaım,şiddet ve musibet ne kadar baş edilemez olursa kurban değerli olmalı mantığıyla paralel gitmektedir.Acının şiddetini toplumsal olandan bireysel olana indirgediğimizde içsel olan ne kadar anlaşılamaz ve tasarımı güç ve baç edilmesi zorsa fizilksel acının şiddeti o kadar artmalı ki birbirini dengeleyip ruhsallık dengelenebilsin ve herhangi bir kopuşa,dağılmaya gitmesin yani ruhsalıkta bir homoestasis(denge) sağlansın.Toplumsal düzen ve kaos a karşı verilen kurban da tıpkı ruhsal dengeyi sağladığı gibi o toplumdaki dağılmayı ve düzansizliği dolayısıyla toplumsal kopuşa engel olunabilinsin.
Euripides in İon adlı tragedyası,kanın iki niteliğini,başka bir deyişle şiddeti etkileyici bir biçimde örneklendiren yapıtlardandır.Kraliçe Kreusa,kahramanı olağanüstü bir tılsımla öldürmeyi düşünmektedir.Aynı kandan,Gorgon kanından,iki damlayla .Bunlardan biri ölümcül bir zehir,diğeri ise panzehirdir.Kraliçenin yaşlı kölesi sorar:Peki,tanrıçada bu ikisi nasıl bir araya gelmiş?
Kreusa:Öldürücü darbe vurulunca damardan bir damla çıkar…
Yaşlı Köle:Neye yarar o damla?
Kreusa:Hastalıkları savar,güce güç katar.
Yaşlı Köle;Ya ikinci damla ne yapar?
Kreusa:Öldürür.Gorgon yılanların zehiridir o.
Yaşlı Köle:Bir arada mı taşırsın onları ayrı ayrı mı?
Kreusa:Ayrı ayrı .Hayrılısıyla hayırsız karışır mı?
Bu iki kan damlası kadar birbirinden farklısı yoktur. Oysa birbirine bu denli benzeyen iki şey bulunamaz.Dolayısıyla,iki damlayı birbirinden yaırd edememek ve ikisini birbirine karıştırmak kolay,belki de kışkırtıcıdır.
Kurban bunalımının önceleri gizli olan şiddeti farklılıkları yok ediyorsa,bu yok ediş de dönüp şiddeti geliştiriyor.Kısacası,kurban geleneğine dokunduğumuz an,topluluğun dengesiyle uyumunun bağlı olduğu temel ilkeleri tehlikeye atmış olursunuz.Bunlar eski Çindüşüncesinin kurban edimine ilşkin tezleridir.Çoğul oluş,huzurunu kurban geleneğine borçludurBu bağın koparılması genel bir kargaşaya neden olur.(Radcliffe -Brown 1965).
Öldürülen kurban,şiddeti topluluğun içinde yöneldiği’doğal’ nesnelerden uzaklaşırıyor
Ayindeki kurban her zaman ikame kurban yerine konmaktadır.İkame kurban zaten topluluğun tüm mensuplarının yerine konduğundan,kurban ayini de bizim düşündüğümüz rolü oynamakta,topluluk mensuplarını birbirinin şiddetinden korumaktadır.Ancak bu koruma her zaman ikame kurban aracılığı ile gerçekleşir.
Kesmek ve deriyi kazımak ergenlik süreci boyunca cesaretin,güçlülüğün ve dayanıklılığı test etmek için kulanılırdı.Ve bunlar bu törenlerde bir nevi yetişkinliğe adımın bir sembolü idi.
Yara izleri,kan gibi şeyler görkemin sembolü idi.Yara izleri sadece zararın yada acının kalıcı semboli değildi aynı zamanda iyileşmeyi de sembolize ediyordu.
Yara izleri ve kesikler bir nevi kişinin hafızası ve bir şeylerin işareti ispatı kanıtıdır.Traş bıçağının,jiletin birkaç vuruşu kişinin içindekini duşarıya salıvermesini sağlar.Onu akıtır,boşaltır.Kan görmenin heyecanı belki de budur’İçimden çıktı o her ne ise,şimdilik aktı.Ona bir yol açıldı,derinin üzerinde bir kapı,bir kaynak bir yol bulundu ve zaten çıkması zor olan açılan yoldan ve bir akışkanın içinde onun aracılığı ile kendisini dışarı bıraktı.
Kendine Zarar Verme (Self mutılasyon) davranışı sonucu oluşan yaralar;kesikler yanıklar,kabuklar aslında dikkatle dinlenmesi,üzerinde düşünülüp çalışılması gereken özel kodlardır.Bir nevi şifreler ve oldukça arkaik şifreler olduğu için bir zamanlar öğrenilmiş,tekrar ortaya belki başka türlü ortaya çıkmış içinde barındırdığı duyguların zaman dilimi içerisinde değerlendirilmesi gereken ve o dönemleri temsil eden kod,anahtar,simge ve izlerdir.Tıpkı tarihsel olayların o yaşandığı dönemin özelikleri içinde düşünülüp değerlendirilmesi zorunluluğu gibi. Self ınjury,mutilasyon bir dildir.Nasılki duyma ve iştme engelleilerin evrensel olan dili vardır ve sadece onlar o hızlı ve bize göre oldukça anlamsız hareketlerle anlatabiliyorlarsa en az onun kadar anlamlı bir dildir.Benim klinikte özellikle ergenlerde çok fazla duyduğum bir açıklamadır.O bir işaret,o bir kanıt,iz.Geçm,işte yaşanılanların,hissedilenlerin o anda verilemeyen cevapların yada tepkilerin ileriki dönmede cevaplamak üzere dondurulan anıların izi.