Çift Terapisi
Çift terapisi, çiftlerin çözüm bulmakta zorlandıkl...
Yanlış ilişki, doğru yaşanmaz.
Sağlıklı ilişki demek öncelikle iyi hissettiren ilişki demektir. Eğlendiğiniz, iyi hissettiğiniz, zamanınızı iyi geçirdiğiniz, zaman zaman öğrendiğiniz ve öğretebildiğiniz sığındığınız, kucakladığınız, kucaklandığınız, sevildiğiniz ve sevildiğinizi hissettiğiniz, ihtiyaçlarınızı karşılayıp, arzularını tatmin edebildiğiniz, rahatça açılıp dinlendiğiniz, anlaşıldığınızı düşündüğünüz, zaman ayırdığınız ,özen gördüğünüz ve özen gösterdiğiniz, size rehberlik eden, rehberlik edebildiğiniz, yaşamınızın özel bir parçası olan ve özel hissettiğiniz, saygının doruklarında gezindiğiniz ve nihayetinde bunlardan ötürü de hayatınızın merkezine tereddütsüz yerleştirdiğiniz bir yapıdır.
Yapıdır çünkü bütün bu saydıklarımız ve sayamadıklarımız bir inşaanın ürünüdür. Sağlıklı ilişki yaşayan bireyler birbirleri için özel olduğunu bilir ve etrafında özel olduğuna inandığını birinin dolaşmasından, bulunmasından ve ona yakın olmaktan büyük mutluluk duyarlar. Yanlarında güvenebileceği ve dayanacağı birinin varlığı küçük bir çocuğun annesine duyduğu güven kadar sağlam ve sıcaktır.Sağlıklı bir ilişki sıcaklığın hissedildiği, yumuşaklığın içinde sarmalandığınızı düşündüğünüz fakat bir o kadar sağlam ve dayanıklı bir yapının içinde var olduğuna inanmak ve bu hazzı yaşamaktır.
Sağlıklı bir ilişki olgunluğu kaybetmeden zaman zaman çocuksu olabilmeyi, sınırları çiğnemeden şımarabilmeyi, bireyselliği kaybetmeden diğerinin içinde eriyebilmeyi ve mutluluğu kaybetmeden diğeri için üzülebilmeyi mümkün kılar. Sağlıklı bir ilişki sağlıklı kılar, yaşamın zorluklarına karşı direnci arttırır, paylaşımın ve destek verebilmenin gücü ile metaneti arttırır. Sağlıklı ilişki güçlendiren, yumuşatan, gevşeten, sağlıklı ve sorunsuz ve nefes aldıran bir yapıdır. Sağlıklı ilişki kendi ihtiyaç ve arzularını ihmal etmeksizin karşınızdakinin ihtiyaçlarına öncelik verebilmektir. Dinlemek, dinlenmek, düşünülmek, düşünmek, fedakarlık etmek ve fedakarlık görmektir. Almanın ve vermenin eşit olduğu, bu dağılımın adil bir şekilde yapıldığı bir yapıdır. Haksızlığa uğradığınızı düşündüğünüzde koşup sakinleşebileceğiniz, yorulduğunuzda huzur ve güvenle durup dinlenebileceğiniz ve hayatınızın en anlamlı ve cömert yatırımlarını yapabileceğiniz bir yapıdır. Baskının en az hissedildiği, kendinizi en çok özgür hissedebileceğiniz temiz hava gibidir. Annenin rahmi kadar steril, sessiz, huzurlu, zararın en aza indirgendiği ortamdır.
Zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınız, her saniyesini bile bir kazanç olarak düşündüğünüz, ömrünüzü geçirmek istediğiniz renkli düşler gibidir. Sağlıklı bir ilişki en az ilk aylardaki kadar özendiğimiz, aradan yıllar geçse de yatırımlarımızı azaltmadığımız, emek verdiğimiz, uğraştığımız ve daima amaç edindiğimiz, unutmadığımız, ihmal etmediğimiz ve edemediğimiz, gerektiğinde zahmet çekilen ama zahmet çekerken heyecanının yitirilmediği, ortaklığın bozulmadığı, beraberliğin ilk günün heyecanıyla yaşandığı ortaklıktır.
Takdir ve saygı harcından oluşan, tüm düşünceli tavırların sergilendiği, bireylerin birbirlerinin söylediği şeylere dikkat ve itina ile odaklandığı , hataların birlikte değiştirildiği, problemlerin işbirliği içinde çözüldüğü, inceliğin bir nakış gibi işlendiği yapıdır.
Sağlıklı ilişkilerde bireyler ortak zevk alınan, zevk veren şeyleri keşfederler. Bu keşif ortaklığı pekiştiren, zevki zamansal ve tatsal yaşatan, her iki benliği gün be gün birbirine yaklaştıran, yakınlaştıran, yaklaştıkça sıkmak ve daraltmak yerine ferahlatan durumlar yaratır. Karşılıklı çıkarları genişletir, ilişkinin yayılacağı, yaşayacağı ortamı genişletir. İlişkiyi daralmanın, sıkılmanın en az olduğu ya da hiç yaşanmadığı verimli topraklar haline getirir. Verimli topraklar, ilişkiyi hem sağlıklı kılar hem de ilişkiyi köklendirir.
Hataların yüze vurulmadığı gibi örtülmediği, içi dolu özürlerin dilendiği, her ne kadar zor olsa da sinirli ve üzgün anda bile yapabilmeyi başardığınız oranda sağlıklı bir ilişkinin zemininde yaşıyorsunuz demektir. Üzgünüm diyebilmeyi başarmak, özrü kabul edebilmek bireylerin şifa niteliğindeki anlayışa sahip olabilmeleri sağlıklı ilişkinin kirişleri gibidir.
Sağlıklı ilişkiler periyodik bakıma ihtiyaç duyar, zaman ilerledikçe ve insanın yapısında var olan yıkıcı ve anlayışsız dürtüler ilişkileri sekteye uğratabilir bazen duraksatabilir. Ya da insanların beklenti, ihtiyaç ve arzuları her yaş diliminde değişebilir, hedefler farklılaşabilir, düşünceler değişebilir, duygular dalgalanabilir. İlişkilerin bu unsurlardan hasar görebilme ihtimallerini göz önünde tutarak uyanık olmak, değişime ve değiştirmeye hazır olmak, yapılanmaya gitmek sağlıklı ilişkinin devamı için gereklidir.
İlişkilerde anlaşmazlıklar, yapılanmanın esasıdır. Anlaşmazlıkların çözülmesi anlaşmazlıkları ilişkinin yapı taşlarına dönüştürür ve bu yapı taşları bir mücevher kadar değerli ve sağlam ilişkinin yolunu açar.
Aslında bataklık gibi görünen anlaşmazlıklar çözüme kavuşunca yemyeşil ormana dönüşür ve ilişkinin ciğerleri temizlenir, ferahlar. Sağlıklı ilişki demek ilişkinin en az olduğu , anlaşmazlıkların olmadığı çatışmalardan uzak, problemlerin yaşanmadığı ilişki değildir.Tam tersine bunların çözümleme isteği, çözebilme arzusu ilişkiyi güçlendirir.
Sağlıklı ilişki, kızgınlığın öfkeye dönüşmeden sakinleştirildiği, üzüntünün kalıcı hüzne dönüşmeden engellendiği, küçük sızıntıların nehir olup bizi yutmadan sıvandığı durumdur. Sağlıklı ilişki en mantıksız taleplerin bile dile döküldüğü, en saçma isteklerin reddedilmeden dinlendiği , en hayali düşüncelerin bile anlaşılmaya çalışıldığı bir terapi ortamı gibidir. İyi bir ilişkide sorunların kaynağı, sızıntıları ,en az önyargıyla ve sabırlı bir şekilde incelenir ve anlaşılmaya çalışılır.
İlişki keşfedilmemiş beklentilerin araştırıldığı, dışa vurulmamış arzuların konuşulduğu ve ihtiyaçların en sansürsüz hali ile tartışıldığı ortamdır.
Her ilişkinin deseni farklı olup bu desen, yaratanların yaratıcılığı ile şekillenir. Her iyi ilişki yaratıcılık yeteneği dışında azim, kararlılık, sebat ve üretebilme ve üretileni koruyabilme arzusu taşır.
Sağlıklı ilişki acelenin en az var olduğu, erteleyebilme erdeminin ve olgunluğunun en fazla yaşandığı, sabrın doyum noktasının tavan yaptığı bir yapıdır. Sağlıklı ilişkide çatışmaların çözümü hemen gelmeyebilir, problem çözümsüz gibi görünse de çözümün bireylerin çözme isteğiyle doğru orantılı olduğunu bilmek demektir.
Sağlıklı ilişkilerde hemen gelmeyecek çözümler zaman aşımına uğramaksızın uygun ortamı yakalandığında çözme maharetini gösterebilmektedir.
Sağlıklı ilişki illaki uzlaşmak, hem fikir olmak, aynı çerçeveden bakabilmek, aynı düşünmek, beğenilerin aynılığı değil; farklıkların barınabildiği ve renk olarak algılandığı, düşüncelerin farklılaşmasının sağlıklı tartışma zemini oluşturmada ve düşüncelerimizi anlayabilme konusunda yakınlaşma fırsatı olarak değerlendirildiği durumlardır.
İlişki her konuda anlaşmak değil, anlaşamamayı da sindirebilme gücüdür. Anlamak anlaşmazlıklardan, yakınlaşmak ise yıkıcı olmayan çatışmaların varlığından doğar.
Sağlıklı ilişki sağlıklı iletişimin uzlaşı noktasıdır. Sağlıklı iletişim ise açıklığın, direkt mesajların, dolaylanmayan beklenti ve isteklerin, ne kadar zor olursa olsun istekleri ifade edebilme cesaretinin ürünüdür.
Sağlıklı ilişki muğlaklığın gölgesinde yaşayamaz. Açıklığın aydınlığında parlar, dirilir ve kararmaz. Muğlak sözler,net olmayan mesajlar yoruma mahkum olur. Anlaşılmadan ve anlamadan yapılan yorumlar can yakıcı, adaletsiz nesnesiz olur.
Gerçekten dinlemek; duymaktan, anladığını zannetmekten, sankilerden, pişmanlıklardan korur. Dinlemek yeterince zordur, sıkıcıdır ve mahkumiyet gibi algılanır. İlişkilerde karşımızdakini en çok ikaz ettiğimiz konu da budur;’beni dinle’, ‘dinlemiyorsun’,’dinlemeyi öğren’,’önce bir dinle’ gibi çıkışlar karşımızdakini bizi dinlemeye zorunlu davetlerdir. İnsanlar için konuşmak fikir yürütmek, yorum yapmak çok kolaydır ve dinlemeye tercih edilir.
Dinlemek pasif bir konum olarak kabul edilir sanki dinlemekle ilişki içinde yenilmiş, pasivize olmuş zannederiz. Konuşmak ise yenmek, aktif olmak, üstte çıktığımızın ispatı gibidir. Gerçekten anlamak üzere dinlemek ilişkiyi, ilişki yapar, bireyleri de tam tersine aktif kılar. Dinlemek her ne kadar kendi algı ve anlayışlarımızın bulaştığı bir durum olsa da kendi formüllerimizden, değerlendirmelerimizden uzak olduğu ölçüde gerçekten dinlemiş oluruz.
Dinlemek karşımızdakinin değerleriyle, düşünceleriyle , algı ve anlayışını kabul etmek demektir.Yani onun bizden farklı olduğunu kavrayabilme yetisidir.Dinlemek kendimizden ziyade onun düşüncelerine,duygularına ve neredeyse her kelimesine odaklanmak demektir.Dinlemek anlamadığımızda sormak,kavrama çabası içinde olmak,’sanki ve zannetme’ lerinin en aza indirilmeye çaba sarf edildiği eşsiz bir durumdur.Dinlemek karşımızdakinin söylediklerine odaklanabilmek için kendimizle verdiğimiz mücadele savaşım ve neticesinde bunun galibiyetidir.Sağlıklı ilişki kazanmanın mücadelesinin verildiği yer değil,ortak kazanımların sağlandığı ara alandır.
Sağlıklı ilişki uzlaşmaya niyeti, anlaşmaya istekli olan bireylerin kurduğu ortaklıktır.
Sağlıklı ilişki bağlılığın bağımlılığa dönüşmediği, bireysel mahremiyeti barındıran ve bu konudaki çizgilerin çizildiği, hatların belli olduğu boğmayan, eziyet vermeyen, sınır tanıyan, mahkum etmeyen ama sadakatle bütünleşmiş yapıdır.
Sağlıklı ilişki bireylerin yapışmasından ziyade, bağımlı kılmayan özgürlüğü koruyan ama aynı zamanda bağlılık kavramının bütün unsurlarını en ince ayrıntısına kadar barındıran bir kişinin özgürlük macerasını en ihtiraslı yaşayabildiği saygın çerçeveli bir oluşumdur. Sağlıklı ilişki bir oluşumdur, zaman içerisinde gerekirse değişim, devinim bazen devrim ama bütün bunlarla birlikte açıklığını ve özünü koruyan mekanizmadır. Mekanizmadır çünkü tabuları olan, katı sabitlikler barındıran, renksiz, tuzsuz değil kendi içinde dinamiği olan tadını koruyabilen, değişik lezzetlere bürünmeye müsait, ara renkleri dahi barındırabilen organizmadır. Canlılığı daimdir. canlılığı içinde bulunan bireylerin canlılığıyla vücut bulur, beslenir, büyür, gelişir, dallanır budaklanır, nesilden nesile geçer.
Sağlıklı ilişki nesilden nesil e aktarılır çünkü değerli bir miras ve gelecek nesillerin hakkıdır. Sağlıklı ilişkiler ayrılıklara meydan okur, ayrılıklara en uzak olan ayrılıklardan tamamen ayrı bir yerde olandır. Bitişe en uzak olan, yatırımlardan ötürü başlangıca her zaman yakın olandır. Sağlıklı ilişkiler derindir. Yüzeyde yer almazlar. Derindir, köklüdür,derindir samimidir,derindir çünkü farklıdır.Derinliği içinde, derinliği muhafaza eder.Çünkü kolay değildir ama bir o kadar kolaydır.Kolaylığı niyette,istekte,azimde,karalılıkta,istikrarındadır.İstikrarlıların işidir.Sahteliği barındırmaz,derinliği gerçekliğindedir.Gerçekliği algıların kalitesinde,geniş perspektifli bakış açılarının köşesindedir.
Sağlıklı İlişki Bakımlı Bir Bahçeye Benzer!
Pek çok ortak özelliklerinden dolayı ilişkiler bahçeye benzer. Onların yemyeşil ve verimli kalabilmesi için sulama, budama ve yapısal bakım gerekir. İlişkiler sadece çevre düzenlemeyle verimli kılınamaz. Yapısal, kökensel bakım ve emek kalıcılığı ve sağlamlığı sağlar.Tıpkı bahçeler gibi. Bakımsız , özensiz ve ihmal edilmiş bahçelerin ne hale gelebileceğini hayal etmek güç değildir. Bahçe zemini topraksa ilişkinin zemini ise ilk önce bireylerin birbirlerine karşı hissettikleri duygusal bağ, güven, bağlılık tır.
Bahçenin verimi üzerinde ağaçların ,çiçeklerin,ve tüm bitkilerin verimliliğini, kalitesini toprağın verimi ve kalitesi oluşturuyursa ilişkide de bu üçlü bir yapının üzerine konumlandığı derinlikli temeldir. İletişim kurabilmenin zemini konuşmak ama öncelikle dinlemek, bahçenin asıl ve temel ihtiyacı olan su gibidir. Hayat veren, kurumayı, çürümeyi engelleyen bitkilerin şiddetli büyümesini sağlayan ,köklendiren renklendirendir. İlişkileri tek düze kılan, monotonlaştıran ve nihayetinde bitiren, sonlandıran en zararlı unsur iletişim kuramamak ve devam ettirememektir. İletişimsizlik; bir bahçeye dadanan ve için için bitkileri çürüten ve bahçeyi soluk ve cılız hale getiren zararlı böceklerin istila etmesi gibidir.
Bahçe zararlı şeyler tarafından istila edilirse şansımız varsa ciddi bir uğraşı ile eski haline gelir eğer şansımız yoksa bahçemizden yani ilişkimizden oluruz. Bahçeye bakabilmek öncelikle kendimize bakabilmekle mümkündür. Kendimize bakabilmek için ise kendi ,istek ve ihtiyaçlarımızdan haberder olmakla ilgili bir şeydir. Yani nasıl bir bahçe istiyorsun ve ne kadarına bakabilirsin. Bahçe bakımı konusunda ne kadar bahçevan olabiliriz.Eğer bilmiyorsak da öğrenmek ve gelişmek için bu konuda yeterince istekli, fedakar,azimli ve her şeyden once de bu bahçeye yatırım yapmaya değer görüp görmemeyle ilgili bir şeydir.
Klinikte Çift Terapisi uyguladığım çiftlerin çok büyük bir kısmının söylediği şu cümle üzerinde düşünülmye değerdir; ‘ etrafımızdaki insanlar bizim ne kadar iyi bir çift olduğumuzu düşünüyorlar ama biz buradayız ve yardım almak zorunda kaldık ’. Bu sözler bahçe bakımını yani ilişkiye yatırımı çok ciddiye almamış, ilişkilerin mekanik bir şekilde kendi kendisine gidebileceğini zanneden bireylerin sözleri olabilir. İlişki otomatik bir süreç değildir.Kendi kendine belli bir noktaya kadar gider ona ivme kazandıran bizim yönlendirmelerimiz ve çabalarımızdır. Bu çiftler genel itibariyla görüntüyü kurtaran yani sadece bahçe düzenlemesi yapmış kimselerdir. İlişki yapısal sağlamlaştırmalarla mümkündür. Tıpkı bahçenin toprağının üzerinde yaptığımız ciddi bakımlar, değişik mevsimlere göre mevsimsel yatırımlar, güneş ışınlarına göre yeniden düzenlemeler, her türlü iklimsel şarta adapte edebilme vs gibi.
İnsanların çoğu ilişki kurabilmeyi birlikte yaşamak ve fiziksek birlikteliğin gerçekleşmesinin yeterli olacağını düşünürler. Ve bunun sonunda ilişki nasıl olsa gider diye düşünüp, ilişkiyi kendi haline bırakırlar.Bu şekilde ihmal edilmiş ilişkiler, belli bir süre sonra bireyleri terk eder.Toprağın artık verimsizleşmesi kaldık ’. Bu sözler bahçe bakımını yani ilişkiye yatırımı çok ciddiye almamış, ilişkilerin mekanik bir şekilde kendi kendisine gidebileceğini zanneden bireylerin sözleri olabilir. İlişki otomatik bir süreç değildir.Kendi kendine belli bir noktaya kadar gider ona ivme kazandıran bizim yönlendirmelerimiz ve çabalarımızdır. Bu çiftler genel itibariyla görüntüyü kurtaran yani sadece bahçe düzenlemesi yapmış kimselerdir. İlişki yapısal sağlamlaştırmalarla mümkündür. Tıpkı bahçenin toprağının üzerinde yaptığımız ciddi bakımlar, değişik mevsimlere göre mevsimsel yatırımlar, güneş ışınlarına göre yeniden düzenlemeler, her türlü iklimsel şarta adapte edebilme vs gibi.
İnsanların çoğu ilişki kurabilmeyi birlikte yaşamak ve fiziksek birlikteliğin gerçekleşmesinin yeterli olacağını düşünürler. Ve bunun sonunda ilişki nasıl olsa gider diye düşünüp, ilişkiyi kendi haline bırakırlar.Bu şekilde ihmal edilmiş ilişkiler, belli bir süre sonra bireyleri terk eder.Toprağın artık verimsizleşmesi bitkileri kavrayamaması onları büyütememesi gibi.İlişki bir bahçevan gibi gerektiği zaman gülün dikenlerine katlanmayı,güneşin altında yanmayı, yorulmayı, ter dökmeyi ve bu konuda zaman geçtikçe ustalaşan bireyleri hak eder.Yeterince çaba harcanan ve çaba harcanmaya devam edilen ilişkiler yemyeşil ve güzel kokan ve dinginleştiren bir bahçenin vermiş oldu hazzı yakalamamıza sağlar,Sonuç bir o keyiflidir. İlişki içerisinde zaman zaman hatayı kabul edip özür dileyebilmek, eleştirmeden şefkatli olabilmek, sabırla yatırıma devam etmek ve düşünmek , toprağın verimini arttıran ve bitkileri büyüten vitaminler gibidir. İlişkilerde birbirine temas sarılmak,dokunmak fiziksel temas oksitosini(sevgi hormonu) artırdığı bilinir.
İlişkiler bakım ister, ilgi ister ve tüm bunların olması için ise emek ister.Tıpkı güzel görünen, canlılığımızı hissettiren,canlandıran, bakımlı yem yeşil bir bahçe gibi. Konuştuğunuz insanların söylediklerini biraz dikkatle dinlediğinizde aslında herkesin ifadelerinde ilgi, alaka, bakılmak istedikleri yönünde olduğunu görürsünüz.İlgisizlikten,yeterince üzerlerine düşülmemekten şikayet ederler.Peki hiç düşündüğümüz olur mu,bireylerin kendi ihtiyaçları,arzularının karşılanması ve tatmin bulmasını isterlerken sağlıklı bakımlı,özenli olmayan bir ilişki içerisinde bunlar yaşanabilir mi? İlişkinin kendisi, bireylerin ihtiyaçlarına odaklanmalarından, isteklerini dile getirmekten ,şikayetlerinden bahçenin üzerinde yeşerdiği toprak gibi olan ilişkinin kalitesinden ve verimliğinden kim söz eder? Yatırım yapılmayan, işlenmeyen, sulanmayan, bakımı yapılmayan topraktan ürün alınabilir mi?
İnsanlar ilişkinin kendisini ihmal ederler. İlişkiyi kendilerinden ve ortaklıklarından bağımsız bir şeymiş gibi kendilerini ön plana çıkarırlar. Bununla ilgili olarak psikoterapiye gelen bireylerin ilişkilerinin aslında ne kadar ‘hastalanmış’ olduklarından ve ilişki kurmakta ve devam ettirmekte zorluk yaşadıklarından bahsederler.
Bir kişinin psikolojik yardım almasının ne kadar değişik nedenleri,her bireye özgü bir yaşam döngüsü, ayrı bir hayat hikayesi olsa da aslında hepsinin de yaşadıklarının bir ilişki sorunsalına dayandığını görürüz.Kimisi eşiyle olan iletişimsizliğin sıkıntısını,kimisi ebeveynleri ile yaşadıkları problemleri,kimisi patronu,kimisi kız arkadaşı/erkek arkadaşı ile olan sorunlarından bahsederler.Bütün ruhsal sıkıntıların,hastalıkların bir ucu muhakkak ilişki temellidir.
Zaten bunun aksini düşünemeyiz.İlişki var oluşun temeli,hayata geliş nedeni,hayatta kalma sebebidir. Bizlere gelen insanların çarpık algıları,yüksek ve gerçekçi olmayan beklentilerinin ilişkiyi hastalandırmış olmaları ve sonunda yardım alacak durumu gelmiş olmaları söz konusudur.İlişkinin var olmadığı her hangi bir ortam,zaman ve nihayetinde bir cümleden bahsedebilir miyiz? Hatta hangi psikolojik ve psikiyatrik hastalıktan söz edersek edelim hepsinin içerisinde ilişki problemlerinin olduğunu görür ve çalışmalarımız ilişki sorunlarını tedavi etmek yönünde olur. Ve bu kişilerin sorularının büyük bir kısmını ‘bize neler oluyor’,’bize ne oldu’,’ona ne oldu’,’bu adam/kadın değişti’ vs gibi aktardıkları bir çok cümlede de aslında bireylerin yine kendilerini ön plana çıkarttıkları ve bunun neticesinde ilişkinin ihmal edildiği ve ilişkinin bireylerin bireysel sorunlarının gölgesinde kaldığını görmekteyiz. Bunun nedeni bireylerin ilişki içerisinde istek, ihtiyaç, beklentiler o kadar şiddetli ve doyumsuzca yaşanmaktaki ilişki tıpkı çorak bir toprak ihmal edilir,kaderine terk edilir.İşlenmeyen topraktan,sulanmayan çiçeklerden emek verilmeyen bahçeden görsel,kokusal,dokunsal ve zevksel hiç bir şey elde edilemez.
Düşük Benlik Saygısı Sağlıklı İlişkiyi Öldürür
Düşük benlik saygısı buna öz-güven eksikliği, kendisinin diğer insanlardan daha değersiz ve yetersiz olduğuna inanma şeklinde de tanımlayabiliriz.
Bu duygulara sahip bir kişinin kurduğu ilişki bu düşünce ve duygularla sinsi bir şekilde kemirildiği, içinin oyduğunu ve nihayetinde acılı bir şekilde ilişkilerinin öldüğünü görürüz. Değersizlik ve yetersizlik duygularının farkında olmayan ya da farkında olup bu duygu ve düşüncelerini gireceği ya da girdiği ilişki içerisinde bunların hallolacağını düşünmek kişiyi çok büyük hayal kırıklıklarına uğratır ve kişiyi çok yoğun acılar bekler.
Çünkü bu kişi sürekli değer görmediğinden , değer verilmediğinden ,kendisini yetersiz hissedip kendisini sürekli diğer insanlarla kıyaslama içine gireceğinden kıskançlık,haset,saldırgan tutum,ağlama krizleri,öfke nöbetleri,ilgi görmediğinden şikayet,sevilmediğine dair büyük bir sıkışmış ve karanlık duyguları yaşayacak ve yaşatacak ve ilişkiyi çiçeğe zarar veren kurtların kemirerek zehirlemesi ve sonunda öldürmesi gibi cılızlaştırıp yok edecektir. Üstelik bu sorumluluğu almayacak, hatayı sürekli karşısındakine yükleyecek ve bunun için etrafından arkadaşlarından destek bekleyecek, yandaş toplayacak ve aklanma derdine düşecektir. Ama bir tarafı kendisinin neden bu kadar yetersiz ve değersiz gördüğüne dair kendisine sorular soracak ama cevabını ‘ben elimden geleni yaptım’ gibi geçici, uçucu uyuşturucu sözlerle vererek kendisini avutacaktır.
Kitabın başında insanların ilişkiye girmeden kendi özelliklerini keşfetmeli , bilmeli derken kastettiğim noktalardan biri de ilişki içinde olan kişilerin düşük kendilik değerleriyle bir ilişkinin içinde yer almalarıdır.
Güvensizlik duyguları içinde olan kişiler ilişkilerine katkıları olamadıkları gibi ilişkinin diğer ucundaki kişilerin katkılarını da engellerler.Sorgulamak, şüphelenmek,takılmaktan kendilerini alıkoyamazlar ve ilişkilerin sonunu getiriler.Ve kehaneti doğrularlar ‘Ben zaten günün birinde biteceğini biliyordum’ ve ‘zaten bu insana güvenilemeyeceğini anlamıştım’ gibi.Bu kişilerin ilişkileri sürekli yokuş aşağı gider,ilişkileri derinleşeceğine sığlaşır ve çekilmez hal alır. İstikrarsız ilişkilerle hayatlarını geçirirler ama sorunu kendilerinde aramazlar ve sürekli ‘aradığı insanın karşısına çıkmadığından’ yakınırlar. Eleştiriye tahammülleri olmadığı için ilişki içinde büyümeyi de reddederek, eleştirilecek bir tarafları olmadığı için ilişkilerini kendileri gibi eleştiriden, gelişmeden, büyüme ve olgunlaşmaktan yoksun kılarlar.
Ve sonuçta bakılmayan, büyüyemeyen ilişki bu bakımsızlığın etkisiyle zafiyet sonucunda ölür. Ama güven problemi yaşayanlar bir ilişkiyi öldürür diğerine koşar ve sonunda ‘seri ilişki katilleri’ olup çıkarlar. Düşük benlik saygısına sahip insanların bir ilişki içerisinde sıklıkla yaşayabilecekleri problemler; ---kıskançlık,olaylara aşırı duyarlılık ve tetiktelik, huzursuzluk,değersizlik duyguları,hatıralar ve geçmiş üzerinde fazla durma ,kurgulama,sorgulama,geçmişe takılma,öfke gibi duygular ve otomatikleşmiş düşüncelerdir.
Zaten bir ilişki içerisinde size nasıl davranıldığı önemlidir. Eğer düşük benlik saygısınız varsa ve sizin için bir ilişki vazgeçilmez hale gelmiş ve odak noktanız olmuşsa ilişkilerinizde belli bir zaman sonra bu konu hassasiyet kazanacak ve karşıdan gelen bütün söz , uyaranları bu şablonla değerlendirip ilişkiye yön vereceksiniz demektir.
İlişki ortağınız sizin şablonlarınıza uygun bir değer verme anlayışı içinde ve sizin ihtiyaçlarınız doğrultusunda davranınca bu sizin için en iyi ilişki ve en iyi ortak fakat bu şablonun dışına çıktığında ise son derece değersiz , sorgulanması ,terk edilmesi gereken bir ortak ve ilişki haline gelir. Ve ilişki sizin gidip gelen duygulanımlarında beraber sağa sola sallanır ,dalgalanır hale gelecek ortağınızın hayret verici ,şaşkın bakışları altında…
İlişki Her İki Tarafında Karşısındakini Dinlemeye Her Zaman Hazır Olan Bireylerin Oluşturduğu Bir Yapıdır
Sağlıklı bir ilişkide her iki tarafında iyi bir dinleyici olması ilişkinin temelidir. Dinlemek; anlamaya hazır olmakla ilgilidir. Çünkü dinlemek her iki tarafında birbirine verebileceklerini ve birbirinden alabileceklerini sağlayacak olan elverişli bir fırsattır. Karşı tarafı dinleme, anlama ve nihayetinde vermeye hazır olmakla karakteristiktir.
Genelde kötü ilişkiler dinlemek yerine konuşmak, bağırmak, eleştirmek ve yargılama üzerine kuruludur.Yani almak üzerinedir.Bireyler genelde dinlemekten çok konuşmayı ve kendilerini dinletmek konusunda ısrar etmeyi ve bunu dayatmayı tercih ederler.Özellikle evli çiftlerde,duygusal ikili ilişkilerde en çok vurgulanan ‘konuşamıyoruz’ ifadesine sıklıkla rastlarız. Bu giriş baştan yanlıştır. Çünkü her iki tarafta konuşmaya odaklanmış, kendisini ifade etme derdine düşmüştür. Bu ifadelerin içerisinde hiçbir şekilde ‘dinlemek’ telaffuz edilmez.
‘Birbirimizi dinlemiyoruz’ ifadesi iyi bir başlangıçtır. Dinlemek iletişimi başlatan ve devam ettiren ve sorunun çözümüne hizmet eden oldukça etkili bir süreçtir. Konuşmak önemli olmakla birlikte öncelikle boşalmaya ,anlatmaya ve rahatlamaya yani daha bencil bir tutuma hizmet eder. Yani her ilişkideki her iki tarafta mesajı veren olmak ister. Mesajı alan,dinleyen,anlamaya çalışan olmak istemez.Dolayısıyla ‘defalarca bu konuyu konuştuk ama çözüm bulamadık’,’ kavgalarımız hep aynı çözüm bulamıyoruz’,’konuşuyoruz ama bir işe yaramıyor’ ifadeleri çift görüşmelerinde çaresizliklerini dile getiren çiftlerin ezberleridir.
İyi dinleme becerilerinin geliştirilmesi ilişki içerisinde yaşanacak olumsuzluklarda, çatışmalarda ve kriz ortamında barış ve anlama konusunda ‘can simidi’ niteliği taşır.
Destekleyici bir dinleyici olmayı başarabilmek sizi ilişki ortağınıza doğru döndürür, en çözümlenmeyeceğinizi düşündüğünüz meseleleri bile aslında olduğundan daha abartılı ve çözümsüz algıladığınızı anlamanıza yardımcı olur. Göz temasınızı kurup bunu sürdürerek ve karşınızdakinin söyleyecekleriyle ilgili olduğunuzu , ilgilendiğinizi hissettirerek,kesmeden,tavsiye vermeden,ama-fakat gibi savunma cümleleri kurmadan zaman zaman anlatılanların içine girip zaman zaman dışına çıkarak,sabırla dinleyen ve konuşmasının bitmesini bekleyen, can atan biri olmamaya gayret edin,bekleyin!
Dinlerken konuşan size soru sorsa bile, fikrinizi almak istese bile,cevap vermeniz konusunda zorlasa bile,bitirdikten sonra konuşacağınızı söyleyin ve dinlemeye devam edin.
Dinlemek zordur. Bunun hemen yapabilmeyi beklemeyin.Bu bir beceri, yeti, sabır örneğidir. Dinlemek çözüme giden yol ve çözümleyendir. Yanlış anlamalar, ‘öyle demek istememeler’, ‘aslında bunu kast etmedim’ demeler sağlıklı bir dinlemenin gerçekleşmediğinin somut örnekleridir.
Dinlemek üzerinde konuşulan olayı, çatışmayı,meseleyi,problemi yeniden biçimlendirmenizi ve anlatılanların en az çarpık algılarla kavramanızı sağlar. Bazen dinlerken bile konuşanın sizin müdahaleniz olmadığı durumlarda ‘size haksızlık etmiş olabileceğini düşünmesine,bunu fark etmesini sağlar ve sizin müdahaleniz olmaksızın konuştuklarını kendisinin de duymasına neden olur.Bazen bu nedenle sizin müdahaleniz olmaksızın bile sorun problem her ise çözülebilir,çözümlenebilir hale gelir.
Dinlemek o andaki iletişimi ve ilişki ortamını dış uyaranlardan temizler,steril kılar.İyi bir dinleyici olarak konuşanın konuştukları içerisinde duygularına odaklanın.Konuştukları içerisinde hissedilenleri anlamaya çalışın ve bunları kafanıza yazın.Konuşan siz olunca karşı tarafın düşüncelerinden ziyade duygularını sorun ve anlamaya çalışın. Asıl mesajlar ve çözüm noktaları duygulardadır.
İlişki bir tahmin oyunu değildir. Konuşulmayan, dinlenmeyenler yoruma dayandırılır.Yorum ise yorum yapanın kendi gerçekliğini yansıtır.Biz kendi gerçekliğimizi değil ilk önce karşı tarafın hislerini anlamak için dinlemekteyiz.
Dinlemek demek, karşı tarafı bütün duyguları ve düşünceleri ile kabullenmek demektir. Dinlemek bir dalgıcın dibe inip malzeme toplayıp daha sonra onları değerlendirmesi gibidir. Asıl malzeme,ilişkiye dair ip uçları yüzeyde değil,iyi bir dinlemeden toplanabilecek malzemededir.
Dinlemek ilişki içinde derinleşmektir.Karşı tarafı derinlikli anlama çabasıdır.
Sanılanın aksine dinlemek pasif bir faaliyet değildir. Dinlemek dinleyenin düşüncelerini harekete geçirir. Dinlemek etkili iletişimi sağlar. Dinlendiğinizi hissettiğiniz zaman iletişime geçme ve sürdürme iştahınız daha çok artar.
Dinlemek ,iletişimi,iletişim samimiyeti anlama isteğini ve nihayet anlamayı ve anlaşılmayı sağlar. Dinlenmek, dinlendiğini hissetmek kişide benlik saygısını arttırır, sorunların çözümünde cesur kılar,cesaret ise güveni arttırır ve sorunların olduğunda daha küçük olduğunu algılamamızı sağlar.
Dinlemek ve dinlenmek zamandan kazandırır, ilişkinin diğer boyutlarını paylaşmamızı sağlar.
Dinlememin yatıştırıcı ve iyileştirici etkisi vardır. Psikoterapi seanslarında öncelikle yaptığımız dinlemek tedavinin en önemli unsurudur.
Dinlemek ruhu dinlendirir. Dinlemek ve dinlenmek ruhun dinlenmesidir.
Sağlıklı İlişki Bireylerin Birbirine Karşı Açık ve Dürüst Olduğu Bir Yapıdır
Yanlış anlama ve yanlış anlaşılma temel ilişki sorunlarından biridir. Yanlış anlama ve anlaşılmalar bireylerin birbirlerine açık olmamalarıyla ilgilidir. İletişim açık ve dürüstlükten ne kadar uzaklaşırsa ilişki o kadar çıkmaza girer ve sorunlar çığ gibi büyür.
Sağlıklı ilişki birbirine karşı dürüst bireyler tarafından yapılanır. Dürüst olmak sağlıklı bir ilişkinin olmazsa olmazı, kaçınılmazıdır. Bazen gerçeklik bedelinden, faturasından,olacaklardan korkularak saklanır.Bunun neticesinde dürüst olmamaya, net olmamak eklenir ve dürüst olunmadığında daha büyük bedeller ödenir.İlişki devam ederken bireylerin dürüst olmayan tutumlarından kaynaklanan en ufak bir kuşku ilişkiyi cehenneme çevirebilir.Bazen ağır zannedilen bedelden kaçmak kendimizi daha büyük bir bataklığın içinde bulmamıza yol açar.Ardından keşke ve pişmanlıklar yaşanır ve karşı tarafın sürekli söylediklerimizden tereddüt etmesine,açıklarımızı yakalamak için fırsat kollamasına neden olur.İlişki kendi doğallığından çıkar , sağlıklı ilişkinin inşa çalışması durur ve başka hastalıklı yapılanmaların içine gireriz.
Dürüst olmayan davranışlar bir nevi makyaj gibidir. Bir noktada akar ve gerçek bütün çıplaklığıyla, olduğundan daha kötü bir görüntüde ortaya çıkar ve üstelik bizi hazırlıksız yakalayarak. Bunun sonucunda birkaç cephede savaşmak zorunda kalırız ve kaşı tarafı ikna etmek, kendimizi anlatmamanın çaresizliğini yaşar ve kendimizi aklama çabası içinde buluruz. İşten işten geçmiş olabilir. Ve karşımızdakinin ‘bunun neden önce bana söylemedin’, ’neden açık olmadın’,’neden yalan söyledin’, gibi haklı soruların cevabını vermek konusunda zorlanırız ve bu noktadan sonra verilecek bütün cevaplar ne kadar gerçekçi ve mantıklı ve hatta dürüstçe olursa olsun ok yaydan çıkar. Çoğu zaman dürüst olmamak ve açık olmamanın gerekçesi barışı korumak için gerçekleşir. Ama sonuçta bu barış sanal, sahtedir. Eninde sonunda savaş çıkacaktır. Açık olunmayan, dürüst olunmayan ilişkiler bir ortaklığın değil bir kişinin kontrolünde olan olgunluktan uzak, kısa vadeli ilişki zemini hazırlar. İlişkilerde açık olmak ilişki içerisindeki bireylerin her türlü duygu ve düşüncelerinin tartışılabilmesi ve bunların çekinmeden dile getirilmesi demektir. Bunun içinde öfke,pişmanlık,suçluluk,korku,endişe,hayal kırıklığı,üzüntü,hüzün vs gibi duyguların kabullenilmesi ve tartışılabilmesi demektir.
Dürüst olduğunuz zaman karşınızdakinin nasıl tepki vereceğini tabi ki bilemez ve kontrol edemezsiniz , ‘olumlu bir tepki’ alma ya da ‘anlayışla karşılanma’ gibi bir garanti de yoktur. Ama en azından dürüst iletişim kurmakla kendinize ve karşınsızdakine olan saygınızı muhafaza edeceksiniz bu nokta ise ilişkinin zaten temel taşıdır.
Temel taşların korunması her zaman temel yapının korunmasına hizmet eder. Açık olmamak tozların ya da pisliklerin halının altına süpürülmesinden başka bir şey değildir. Ama bu sadece durumu kurtarır ve o toz ve pisliklerin varlıklarını inkar etmemize neden olur. Halının altındakiler günün birinde birikmiş ve temizlenmesi çok daha zor bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Açık olmak, dürüstlük uygulanması her zaman kolay olmayan bir şeydir. Bazı şeyleri söylemek ve duymak istemeyiz. Aynı fikri paylaşmıyor olabiliriz. Ama ne kadar açık ve dürüst olursak bu ilişkiyi o kadar olgun , sağlıklı ve büyümeye aday kılar. Her ne kadar söylenmesi zor olursa olsun ve aynı şekilde her ne kadar duyulması katlanılması zor olsa da ,dürüst olmamanın sonucundan daha kötü olmayacaktır. Çaba harcamadan, bedel ödemeden dürüst olunamaz.Zaten en başından beri ilişkinin emek istediğinden söz etmiyor muyduk? Açıklığın olmadığı bir ilişki de yatırım yapılmıyor demektir.
Dürüst olmak bireyi ilişki içerisinde özgür kılar,bireyin ilişki içerisinde rahat hareket etmesini sağlar. İlişki içerisinde dürüst olmayan birey sürekli borçlu hisseder ve özgürlüğünü yaşayamaz,hata yapmaktan korkar,tedirgindir. İlişkinin zevk veren tarafından söz ediyorsak sıkıntı yaşanan, özgür olunmayan, borçlu hissettiğimiz bir yapının biz ve karşımızdakine ne faydası olabilir ?
Dürüstlük ve açıklık ilişkide zenginliği ve çeşitliği getirir.Bol ve renk renk çiçekli bahçe gibi.
Dürüst olmak ve açıklık mükemmel olmadığımızı kabul etmenin en somut örneğidir. Mükemmel olmadığını düşünen insan gelişmeye değişmeye ve ilişkiyi güçlendirmeye hazırdır. Mükemmel olanın açıklığa ve gelişmeye ihtiyacı yoktur! İlişkide açık ve dürüst olmak şefkat ve merhameti getirir.
Dürüst olmak ilişki içindeki bireyler için hoşgörü eşiğini yüksektir,ilişkinin daha nitelikli ve kalıcı ,ilişkiyi ilişki yapan diğer duygularla bezenmesini sağlar, ilişkiyi duygusal kısırlıktan kurtarır, birbirinize karşı iyi bir destekçi olma şansını yaratır.
Dürüstlük bir ilişkide hakikatin kendisidir.Hakikatten yoksun bir ilişki hayal olarak kalacaktır.,
Acele edilmiş, beklentilerin hesaba katılmadığı, sağlıklı olup olmadığı ya da sağlıklı olup olamayacağı sorgulanmayan ilişkiler içinde;